Hayırlı hafta sonlarınız olsun efendim :)
Yaprak sarması tarifini verirken bahsetmiştim gezimizden hatırlarsanız.
Sevinçle söylüyorum ki; çok şükür, tam 1 hafta sonra Eskişehir gezisini
düzenleyebildim.
Kendimi kutluyorum :)
Eskişehir’e günübirlik
gitmemiz münasebetiyle, ne yazık ki görmek isteyip de zaman yetmediğinden mütevellit, göremediğimiz yerler oldu.
Ya da görüp de, aceleye geldiği için
fotoğraflayamadığım yerler oldu maalesef. İnşaAllah bir dahaki gidişimizde,
eksik kalan yerleri gezip tamamlamayı ümit ediyorum.
Kendi yazılarımda dâhil, okuduğum ya da yazdığım bir yazıda,
yazıdan çok, kısa fakat öz anlatım
kullanarak, fotoğraflarla anlatılmasını daha çok seviyorum.
Gerçi benim elime klavye geçince, sizlerle de halis muhabbetin artık lezzetine iyice bağımlı olduğunca, kolay kolay susmak bilmiyorum ama kısa yazmayı başarırsam, fotoğrafların konuşmasına izin vermek istiyorum İnşaAllah :))
Ve sizi bu kısa fakat şirin Eskişehir gezimizle başbaşa bırakıyorum.
Yer; Ankara tren garı...
Saat tam 8'de, Yüksek Hızlı Tren ile yolculuğumuz başladı.
Yaklaşık 1 buçuk saat süren yolculuktan sonra, Eskişehir tren garında indik.
Eskişehir'e ilk defa geldiğimizden ötürü, trenden indikten sonra, gardan bir gezi rehberi edindik.
İlk başta nereden başlasak, daha sonra nereleri gezsek diye düşünüp, kendimize ufak bir rota belirledikten sonra, bir taksiye bindik.
Ve ilk durağımız, Eskişehir'e dair en çok duyduğumuz yerlerden biri olan "Odunpazar"ı oldu.
Taksicinin bizi indirdiği yer, gezmeyi planladığımız yerlerden biri olan "Atlıhan El Sanatları Çarşısı"nın önü olduğu için, orayı ziyaret ettik.
Birbirinden güzel, kendinizi tutmakta zorlanacağınız mükemmel dükkanların olduğu bu şirin yerde, hemen hemen her dükkana girdik. Ve tabiki de bir şeyler almadan çıkmazsak ayıp olurdu değil mi? :)
Daha sonra, gördüğünüz bu şirin otomobilden yapılma büfenin mini çay bahçesinde, çaylarımızı içtikten sonra, vakit kaybetmeden yolumuza devam ettik.
En çok hayran kaldığım şeylerden biri, birbirinden güzel evlerdi...
Camı, hakikatten konuşturmuşlar dedim burayı gördükten sonra.Gerçekten hayran olmamak elde değil yapılan tüm ürünlere.
Balon şeklinde yapılmış asma süsler, birbirinden güzel figürler, takılar ve daha neler neler vardı...
Bir sonraki durağımız; Kurşunlu Camii ve Külliyesi, Eskişehir El sanatları Çarşısı ve Lületaşı Müzesi...
Lületaşı, Eskişehir'in en meşhur şeylerinden biri.Öyle güzel şeyler yapıyorlarki lüle taşından, bakmaya doyamıyorsunuz...
Lületaşı müzesinden sonra, doğal olmayan bir Şelalesi olan fakat özellikle manzarasının çok methini duyup, merak ettiğimiz Şelale Parka gitmek istedik. Nasıl gidebileceğimizi sorduk. Ve bize, "birazcık" bir tepe tırmanıldığını, fakat yürüme mesafesinde olduğunu söyledikleri için, taksiye binmeden buraya gitmeye karar verdik.
Aman Allah'ım, bu nasıl bir eziyettir. Eskişehir'i bilip, bu yazıyı okuyanlar eminim gülecelerdir bu durumumuza.
Çünkü bize "ufacık" diye bahsedilen tepe, tam bir işkence. Git, git, yürü yürü, çık çık bitmiyor Allah'ım.
"Hadi yolu yarıladık, biraz daha sabredin" cümleleriyle kendimizi telkin etmeye çalıştığımız içinde, taksiye binmiyoruz. Ve sonunda hedefe ulaşıyoruz pestilimiz çıkmış bir vaziyette :)
Vee, Şelale Parktaki beklenen mükemmel manzara...
Bir sonraki durağımız Kent Park...
Öyle güzel bir parktı ki burası, fakat buradan tekneye binip, şehrin merkezine tekneyle gitmek istediğimiz için ve teknenin gelmek üzere olduğunu öğrendiğimiz için jet hızıyla gezdik ve ne yazık ki istediğim gibi fotoğraflayamadım bu güzelim parkı.
Yukarıdaki fotoğraf, teknenin yanaşmasını beklerken, objektifime takılan bir kare...
Porsuk çayında, tekneler ile şehirin belli bölgelerine ulaşım sağlanabiliyor, gondollarla da ufak bir gondol sefası yapabiliyorsunuz.
Soldaki fotoğraf, Eskişehir'in en meşhur caddelerinden biri olan İsmet İnönü (Doktorlar) caddesiymiş.
Sağdaki fotoğraf ise, Porsuk çayı etrafında yürüyüş yapılabilen, cafelerin ve dükkanların olduğu bir yer.
Ve trenimizin kalma saati geldiği için, daha gezilecek bir çok yeri geride bırakarak, bir daha ki sefere görüşmek üzere dileğiyle ayrılıyoruz bu güzel kentten...
*** Bir şeyi fark ettiniz mi bilmiyorum ama yine de not düşmek istedim. Yemek konusunda ne yazık ki hüsrana uğradık. Çiböreklermizi yediğimiz yer ve öğlen yemeğimizi yediğimiz yer, ne yazık ki bizi hayal kırıklığına uğrattığı için, bahsedemedim sizlere. Bir dahaki sefere, yemek yenilecek yerler konusunda daha kapsamlı bilgiyle gitmeyi ümit ediyor, şimdilik huzurlarınızdan ayrılıyorum efendim...
Kelime bulamiyorum..
YanıtlaSilHayirli sabahlar..
Blogdan bloga gezerken farkettim blogunuzu,
YanıtlaSilDikkatimi çeken başlıktaki Eskişehir kelimesiydi...
Bir çırpıda okudum, göz gezdirdim yaptıklarınıza...
Belki geç bir dilek olacak ama, hayırlı olsun blog yazma serüveniniz:)
Uzunca süredir memleketinden ayrı kalmış bir Eskişehir'li olarak imrenerek baktım resimlere, keşke bende gidebilsem diyerek yakın zamanda...
Öğle yemeği için seçiminiz meşhur olduğu için iyi olduğu düşünülen Papağan ise çibörek konusunda hüsrana uğramanız maalesef çok doğal:(
Tatarlar tarafından layığıyla yapılan bu böreği keşke daha yöresel bir yerde tatma şansınız olsaydı... Kırım tatar kültür evi bunun için doğru adres olabilirdi.
Sevgilerle...
Canim memleketimi cok guzel fotograflayip anlatmissin:)) ne yalan soyleyeyim icimden yuh dedim selale park yurume mesafesi diyenlere! Cigborek aliskin olmayanlara yagli ve agir gelebiliyor bir de iyi yapilmadiysa tahmin bile edemedim:(
YanıtlaSilCanımmm bu kadar güzel olduğunu bilmezdim Eskişehir'in:)))Gerçi ülkemizin her ka
YanıtlaSilrış toprağı çokkk güzel.Sayende seninle gezmiş gibi oldum,Eskişehir'e kadar gelmişken Bursa'yada uğrasaydınız:)))Kızkardeşim Ankara'da ve orada tanışmak istediğim sen dahil bir çok kardeşim var Rabbim nasip ederse bu yaz Ankara'ya gitmeyi ve sizlerle tanışmayı çok isterim.Mutlu hafta sonları öpüyorum...
Yağlı boya'm benim...
YanıtlaSilEstafurullah diyorum o zaman bende :)
Muhabbetle tatlısı.
Sevgili Sosyete Aşçısı ve Sevgili Yeni Hayat;
İkinizede ayrı ayrı teşekkür ediyor, mutluluğumu belirtmek istiyorum. Yorumlardan en çok merak ettiğim Eskişehirli okuyucaların yorumlarıydı.
Çok teşekkür ediyorum güzel sözleriniz ve önerileriniz için.
Sevgilerimle.
Deyra ablacım;
Çok teşekkür ediyorum. Elhamdülillah, ne mutlu bana bu hissi verebildiysem eğer.
Çok sevindim bu güzel haberine. Allah nasip ederse, Ankaralı değerli arkadaşlarımızla güzel bir şekilde organize olabilirisek, tatlı bir buluşma gerçekleştiririz, çok da güzel olur İnşaAllah.
Yolumuz Allah nasip ederde Bursa'ya düşerse, görüşmek için habermeyi istiyorum sen ve senin gibi güzel yüreklerle.
Sevgiyle öpüyorum...
gisi .burnumun dibinde olmasina ragmen bir türlü gidip gezmeye zaman bulamdigim bir yerdir eskisehir .
YanıtlaSilbileydim gondola binmek icin taaaa venediklere bile gitmezdim ;)
bu post dan sonra gidilip gezilecek yerler arasina beynime kaydedildi rabbim nasip ede
objektifine yüregine saglik .
muhabbetle
Kusura bakma lütfen canım, 2 gündür ancak klavyeyi elime alabildim.
SilNe mutlu o zaman bana, böyle bir hissiyata vesile olabildiysem.
Sevgi ve muhabbetlerimle
çok güzel bir yazı olmuş.
YanıtlaSilyemek konusunda olumsuz yorumları da alsaydık aslında
bir daha ki gidişte aynı hataya düşmeyelim diye
biz bir sonrakine böreği Kentpark'daki Kırım Çibörek'de yiyeceğiz. Kebabı da Abdüsselam da. Öyle anlaştık:)
umarım memnun olarak ayrılamadığınız yerler bu ikisi değildir:)
Çok teşekür ederim, çok naziksin.
SilEvet bende o kadar kararsız kaldım ki bu konuda.
Fakat bir işletme ya da para kazanan birileri, benim yüzümden kötülenip bundan zararlı çıkarlarsa diye korktuğumdan yazamadım.
Madem yazmamı istedin Sevgili Pınar, o zaman belirteyim.
Tabaklarımıza kuş kadar konan yemeklerin üzerine bir de korkunç bir hesap ödemek durumunda kaldığımız Balaban Köftesici.
Çibörek için uğradığımız hüsran da, Kurşunlu Camiinin karşısında bir yerdi ama adını hatırlayamıyorum.
Aklımda söylediğin yerler canım. Bir daha nasip olursa orayı gezmek, şansımızı oralarda denemek isterim.